pekmez

Pekmez: Üzüm veya dutun ezilerek kaynatılmış ve tatlanmış halidir.

Calvin
FreePalestine


TheHungerSite
Firefox

Powered by Blogger

Sunday, January 29, 2006

Muhacir...

19. yuzyilin sonu&20. yuzyilin basi... Bir baba, iki ogul ve bir kiz, Yunanistan topraklarindan Osmanli topraklarina dogru yola cikar.
Annelerini koylerinde topraga vermis olan ortodox hristiyan Rum aile savastan kacmakta, huzur ve ekmek parasi icin Osmanli topraklarina siginmaktadir.
Trakya uzerinden yuruye yuruye ve is bulduklari yerlerde calisa calisa Gelibolu'ya kadar ulasirlar. Gelibolu'da bir sure konaklar, etraftaki topraklarda ve ciftliklerde irgat olarak calisirlar. Yagmurlu ve soguk bir gecede sandalla, Canakkale bogazindan Anadolu topraklarina gecerler. Yolda hastalanan kucuk kiz karsiya gecislerinden kisa bir sure sonra vefat eder. Geride kalan uc erkekten en yaslilari, babalari, da Anadolu topraklarinda can verir.
Iki erkek kardesin yollari ise bir daha hic kesismemek uzere ayrilir.
Cakir gozlu kucuk kardes Yorgo, Osman Aga'nin ciftligine coban olur. Sessiz ve caliskandir. Bir gun gectigi yolda bir ses duyar, birinin bir sey okundugunu farkeder. Oturup dinler.
Sozlerini anlamadigi bu esere hayran olur.

- "Bu nedir?" diye sorar ciftlik sahibi Osman Aga'ya.
- "Kur'an" yanitini alir.
- "Kur'an nedir?" diye sorar.
- "Kur'an bizim kitabimizdir" der Osman Aga.
- "Ben de ogrenmek istiyorum" deyiverir genc Yorgo...

... Ve Rum Yorgo Ahmet olur o gunden sonra ...
Muslumanligi secen oksuz ve yetim Ahmet, Osman Aga'nin evlatligi olur. Soyadi kanunu ciktiginda Osman Aga sulalesi ile ayni soyadini alir.
Koyden bir kiz ile evlenir, iki oglu, bir kizi olur. Olene kadar Anadolu topraklarinda, musluman oldugu koyde yasar ve ayni koyde Hakk'in rahmetine kavusur. Inna lillahi ve inna ilayhi raciun.
Gelininin deyisiyle; "Akli erdikten" sonra, bir gun bile ustune gunes dogmaz. Gittigi yere bereket getirmesi ve titizligi ile unlenir. Temiz yasar, temiz ölür...
Osman Aga'dan kendisine gelen soyadi bugun; oglu>oglunun kizi>oglunun kizinin kizi tahin'in banka hesaplarindaki "Annenizin Kizlik Soyadi" bolumlerinde, Ingiliz topraklarinda ve sanal alemde yasamaktadir.
Nur icinde yatasin...

tahin

Thursday, January 26, 2006

Surrealist Performans ve Turkiye'nin zeytinciligi!

Surrealist calismam:)
Tuketilmisligin sembolizasyonu performansi!
Bu calismami Istanbul Bienali jurisine gondereyim, degerlendirmeye alsinlar. Her hakki mahfuzdur:)

Londra'daki buyuk alisveris marketlerinde; Ispanyol (dunyanin en buyuk zeytin ve zeytinyagi ureticisi), Italyan ve Yunan zeytinyaglarini raflarda goruyoruz ancak ne yazik ki Turk zeytinyaglari-gorunurde- raflarda yer bulamiyor.






ANDOLSUN O INCIRE, O ZEYTINE*


Bir zeytin agaci ortalama 7 yil icinde urun verecek olgunluga ulasiyor. Turkiye'de tahminen 90 milyon zeytin agaci var. 86 farkli zeytin cesidi yetisiyor ve Ayvalik-Edremit bolgesi Turkiye'nin zeytin ve zeytinyagi uretim merkezi.

Asagidaki tabloda yillik uretimler ve tuketimler goruluyor. Turkiye listede 4. sirada.




Country Production Consumption Annual Per Capita Consumption (liters)[4]
Spain 44% 23% 15.0
Italy 20% 28% 13.5
Greece 13% 11% 26.1
Turkey 7% 2%
Syria 7% 4%
North Africa 4% 4%
United States nil 8% 0.6
France nil 4%
Other 5% 16%


Yukardaki tablo pek cok seyi anlatiyor aslinda. En yakinimizdaki uretici Yunanistan iki katimiz uretim yapiyor ve urettiginin neredeyse tamamini icerde tuketiyor. Suriye bizim kadar uretim yapiyor ve neredeyse yarisini icerde tuketiyor. Tum siralamada, en az zeytinyagi tuketen ulke Turkiye!

Ispanya, Italya ya da Yunanistan kadar uretim yapmamamiz icin hic bir neden yok. Ya da en azindan urettigimizin yarisini tuketmememiz icin!

Ispanya urettiginin yarisindan biraz daha fazlasini tuketirken Turkiye hem az uretiyor hem de urettiginin cok az bir kismini tuketiyor. Oysa ki kalp ve damar hastaliklarinin belki de belli basli onlemlerinden bir tanesi zeytinyagi tuketmektir.

Ayrica yapilan arastirmalara gore gunde 1 kereden daha fazla zeytinyagi tuketen kadinlarda, daha az tuketenlere oranla %25 daha az gogus kanseri riski goruluyor.

Zeytinyagi pek cok derde deva: Kalp ve damar hastaliklari, kanser, seker hastaligi, tansiyon, obezite-asiri sismanlik, bagisiklik sistemi, sindirim sistemi, deride kirisiklik, yaslilik belirti ve risklerine karsi bire bir dogal ilac. Ayrica hamileligin ilk uc ayindaki fetus gelisiminde anahtar rol oynuyor.

Zeytinlik sahipleri topraklarini sicak para karsiliginda buyuk sehirden gelen ve villa-yazlik sahibi olmak isteyen zenginlere satiyor. O guzelim zeytin agaclarina hic acimadan kiyiyorlar sonra da birbirine bakan beton duvarlar arasinda oturuyorlar. Denize inebilmek icin bilmem kac kilometre yurumek ya da araba kullanmak zorunda kaliyorlar. Her ne kadar Ispanya da ozellikle Ingilizlerin istilasi altinda olsa da Turkiye'nin kat be kat uzerinde uretim yapmayi basarabiliyor.

Zeytinlerin agactan toplanmasi, onlara en cok zarari veren sekilde, agaci sallayarak ve sopalar kullanilarak, en ilkel sekilde gerceklestiriliyor. Her uretici icin gecerli degil elbette bu durum. Ancak ureticinin onemli kismi en azindan 2001 yilina kadar bu sekilde hasat yapiyordu. Cok degistigini sanmiyorum.

Turkiye uretim fazlasini ozellikle Italya'ya satiyor ve tonu bilmem kac ucuz liraya giden bu zeytinyaglari Italya'da paketlenerek dunya marketlerindeki raflarda yerlerini aliyor. Londra'daki marketlerde oldugu gibi! Turk zeytinyagi, Italyan firmalarin siseleri icinde, Italyan zeytinyagi sanilarak tuketiliyor.

Ne yazik ki kendi uretimimizi paketleyip cift kar yaparak dunyaya pazarlamak yerine kolay olani secip diger uretici firmalara ucuza satiyoruz. "Kendi yutar salkimi, ele verir talkimi" diye bir deyisimiz vardir ama biz talkimi kendimize ayirip salkimi baskasina veriyoruz maalesef.

Henuz kendi ulkemizde bile zeytinyagini ucuz ve etkili bir sekilde satmayi basaramamisken yurtdisina paketlenmis ihracat yapmayi dusunmek biraz hayal elbette.

Turkiye'de, ulkemizdeki zeytin ve zeytinyagi uretiminin hak ettigi yere gelmesi icin calisan insanlar var ancak ben sadece iki kisinin adini anacagim; Guzin Yalin ve Hasan Acanal.

"Scope Tanitim ve Danismanlik" firmasinin sahibi ve yoneticileri.

Birlesmis Milletler - Uluslararasi Zeytinyagi Konseyi'nin Turkiye danismanligini yapiyorlar ve ulkemizde zeytinciligi ve zeytinyagi uretimini gelistirmek icin de ellerinden geleni yapiyorlar. Kolay gelsin...

Ve iste betonlasan kiyi sahilleri...




Kaynaklar:
Answers.com
LivingFoods.com
Napoleon-co.com
SamCooks.com
WholeHealthmd.com

*Tin Suresi, 1. ayet

Wednesday, January 25, 2006

Ingiliz TiViileri..

Dun aksam kanallardan birisinde; "You are What You Eat" isimli bir program vardi. Programi, bu isimde bir de saglikli ve dengeli beslenme kitabi olan, sanirim doktora da yapmis olan bir diyetisyen sunuyor.
Sagliksiz, abur cuburla beslenen kisilere gidiyor, yediklerini, ictiklerini, dilini, diskisini gozden geciriyor ve ne yemesi gerektigini ogretiyor falan filan.
Dun aksamki programdaki obez ablamiz tamami hazir yiyeceklerden ve diyet koladan olusan bir beslenme sekline sahip. Yedikleri arasinda, burdaki pek cok Ingilizin de yedigi gibi,
doner de var. Programci kadin donere bakip yuzunu burusturarak, korku icinde!; "Bu da ne boyleee?? Hayatimda gordugum en igrenc seeeyyy.. Bunu mu yiyorsuuuun? Ama nedeeeen?" dedi. Obez teyze de; "Yiyorum cunku ucuz" dedi ki hakli. Burdaki Turkiyeli donercilerimiz; kendileri ile hic bir abur cubur saticisinin yarisamayacagi kadar ucuza doner satiyorlar. Bunu da; buraya iltica edenleri; kacak olarak, cok ucuza, gunde 12-14 saat calistirarak ve anlastiklari toptan et ve doner saticilarindan haftada 250 kilo aldiklari doneri 50 kilo almis gibi gostererek vergi kacirmak suretiyle sagliyorlar! Hukumet de tum bunlari bildigi halde, Ingiltere'nin ucuza karnini doyuran ve ekonomiye cok buyuk bir hareketlilik getiren donercilere goz yumuyor.

Neyse, programa donersek; Programci teyzemiz bir porsiyon kopek mamasi ile bir porsiyon doneri yan yana koyup; donerde, ayni orandaki kopek mamasindan daha fazla kalori ve yag oldugunu soyledi. Obez teyzeye de;
"Nasil ki kopek mamasini yemiyorsan bunu da yememen gerekiyor" dedi.. "Bu kadar da olmaz, resmen donerimize hakaret ediyor" dedi esim. Turkiye'deki donerciler birliginden kinama mesaji, burdaki donercilerimizden de 1 gunluk hizmet vermeme protestosu ile Ingilizleri 1 gun ac birakmasini bekliyorum:))


tahin

Monday, January 23, 2006

Tum zamanlarin en kotu Album Kapaklari...


Tum zamanlarin en kotu album kapaklari yorumlanmis.. Yorumlar ingilizce ama sadece album kapaklari bile eglenmek icin yeterli:)

http://porktornado.diaryland.com/albumcover.html

http://porktornado.diaryland.com/covers2.html

Bu da sarkicinin yaslanmis hali.. Site sahibinin album kapaklari uzerine yaptigi yorumlardan sonra, tevafuken sarkicinin torunu site sahibine ulasiyor.
Devami icin.

Blogun sahibi bir sanatci. Cizimleri guzel..
www.dustyscott.com









tahin

Sunday, January 22, 2006

Carly Fiorina

Carly Fiorina, ( Carleton S. Fiorina) 1999-2005 yillari arasinda HP firmasinin baskanligini ve CEO'lugunu yurutmus olan bir Amerikali. Stanford Universitesi'nde Ortacag Tarihi ve Felsefesi okumus olan Fiorina, 26 eylul 2001 tarihinde, yani 11 eylulden sadece 15 gun sonra Minnesota'da "liderlik" uzerine bir konusma yapti. "Technology, Business and Our Way of Life: What's Next" baslikli konusmasina; teror kurbanlari ve ailelerine bassagligi dileyerek ve ABD'deki musluman topluma yonelik sagduyulu bir yaklasimi onererek baslamis, "I’ll end by telling a story." (Bir hikaye anlatarak bitirecegim) diyerek bitirmisti.

Konusmasinin orjinaline buradan ulasabilirsiniz: Tikla-Click
Yazinin son satirlarina dogru inerseniz; "I'll end by telling a story" cumlelerinden sonrasinda anlatilanlari bulabilirsiniz.

Konusmanin son bolumunun kabaca cevirisi burada:

"Bir zamanlar, dunyanin en buyugu olan bir uygarligi mevcuttu.


Bir okyanustan bir okyanusa, kuzey iklimlerinden tropikal iklimlere ve collere uzanan bir super devlet kurmayi basarmislardi. Hukum surdukleri topraklarda farkli kokenlerden ve inanislardan yuz milyonlarca insan yasadi.

Dillerinden bir tanesi, dunyanin buyuk bir kesiminin evrensel dili ve yuzlerce bolgenin insanini birbirine baglayan bir kopru oldu. Farkli milletlerin insanlarindan olusan ordusu o gune kadar hic bilinmeyen bir huzur ve zenginlik ortami sagliyordu. Bu uygarligin ticaret agi Latin Amerika'dan Cin’e ve bu ikisi arasindaki tum alanlara ulasiyordu.

Icatlar bu uygarligin mihenk tasi idi. Mimarlari; yer cekimine meydan okuyan binalar insaa ettiler. Matematikcileri; bilgisayarin kesfini ve sifreleme sisteminin olusturulmasini saglayacak olan cebiri ve algoritmayi kesfetti. Doktorlari; insan vucudunu inceledi ve hastaliklar icin yeni tedaviler buldular. Gokbilimcileri; gokyuzunu inceledi, yildizlari isimlendirdi ve uzaya yolculugunun ve bu alandaki yeni gelismelerin onunu acti.

Yazarlari binlerce hikaye yazdi. Cesaretin, romantizmin ve olaganustulugun hikayelerini... Kendilerinden oncekiler, hakkinda dusunmeye bile korkarken, sairleri aski yazdi.

Diger milletler fikirlerden korkarken, bu uygarlik fikirleri gelistirdi ve yasatti. Digerlerinin sansurculeri gecmis uygarliklarin bilgi birikimlerini yok etmekle tehdit ederken, bu uygarlik bilgiyi canli tuttu ve bu birikimin diger uygarliklara ulasmasini sagladi..

Bugunku modern bati uygarligi bu izlerin pek cogunu tasiyor olsa da ben 800 ile 1600 yillari arasinda hukum surmus olan; Osmanli Imparatorlugu’nu, Bagdat, Sam, Kahire yonetimlerini ve Muhtesem Suleyman gibi parlak yoneticileri iceren Islam Dunyasindan bahsediyorum.

Her ne kadar bu uygarliga olan borcumuzun farkinda olmasak da, onun bize verdigi “hediyeler” mirasimizin cok onemli bir parcasidir. Teknoloji Endrustrisi, Arap matematikcilerin katkilari olmasaydi var olmayacakti. Mevlana gibi Sufi sair ve filozoflar “benlik” ve “gerceklik” kavramlarimiza meydan okudu. Suleyman gibi liderler bizlere “hosgoru” ve “yerel yonetim” kavramlarini kazandirdi.

Belki Suleyman'in liderlik orneginden bir ders alabiliriz: Babadan kendisine miras kalan bir liderlik degil, kendi cabasi, kisisel yetenek ve basarisi uzerine kurulu bir liderlikti.

Hristiyan, Islam ve Yahudi geleneklerini iceren; cok sesli, cok renkli- birbirinden farkli- bir toplumun tum yeteneklerinden yararlanan bir liderlikti.

Kulturu, surekliligi, cesitliligi ve cesareti besleyen bu tarz bir enlightened* liderlik, kesifler ve zenginlikle dolu 800 yili yonetti."

enlightened*: Highly educated; having extensive information or understanding.

Ceviri: tahin


Free Palestine!

Thursday, January 19, 2006

Blog tartismasi

http://mesafem.blogspot.com/2005/06/t-yaptm-bulak-ykadm-blog-oldu.html

http://enschedehavadisleri.blogspot.com/2005/06/suna-bir-bakin-lutfen.html